Ortodoks rahip olarak yıllarca misyon yaptıktan sonra İslam’ı seçen Hilarion Heagy, üniversite yıllarından itibaren Müslümanlığa ilgi duyduğunu fakat etrafı ve toplumdan gördüğü baskılar nedeniyle İslam’dan uzaklaşmak zorunda kaldığını söyledi.
Amerikan idaresi ve medyasının 11 Eylül 2001 terör akınları sonrası “İslam’ın Amerikan hayat şekline yönelik en büyük tehdit olduğu” istikametindeki telaffuzlar nedeniyle Müslümanlar, İslam aksisi taarruzlara ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu akınlardan Müslüman olan Amerikalılar daha fazla etkileniyor ve yakın etrafları tarafından “terörist” olarak görülüyor.
Hilarion Heagy, Şubat 2023’te Müslüman olarak Said Abdullatif ismini aldığını anlatarak, İslam’ı seçmeden evvel Ortodoks kilisesinde uzun yıllar keşişlik ve 10 yıl da rahiplik yaptığını belirtti.
Din değiştirme kararında kendisini destekleyeceğini umduğu kimi şahısların ağır reaksiyonlarıyla karşılaştığını, ailesinin de İslam’ı seçmesini uzun vakit kabullenmekte zorlandığını kaydeden Heagy, “Çok fazla reaksiyon ve ayrımcılıkla uğraş etmek zorunda kaldım. Hiç beklemediğim insanların verdiği reaksiyonlar beni şok etti.” dedi.
Heagy, rahipken yanında olan arkadaşlarının Müslüman olduğunu açıkladıktan sonra kendisiyle görüşmediğini aktararak, “Bu durumun nedenini anlayabiliyorum lakin bence şu an ABD’de geleneklere sahip çıkma, kültürümüzü devam ettirme gayretimiz konusunda biz Hristiyanlarla birebir tarafta savaşıyoruz. Modernizm ve laiklik bir tsunami üzere dünyayı sarıyor ve önüne çıkan her şeyi yok ediyor.” formunda konuştu.
Çevresinden aldığı yansılar nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını kaydeden Heagy, açıktan reaksiyonunu lisana getiremeyenlerin de yanında İslam ve Hz. Muhammed hakkında iğneleyici yorumlarda bulunduğunu lisana getirdi.
Heagy, yakın arkadaşlarından kimilerinin kendisine Müslüman olduktan sonra teröristmiş üzere davrandığına dikkati çekerek, “Bize uzun yıllar, medya ve hükümet tarafından Müslümanların ve İslam’ın Amerikan hayat şeklimize yönelik en büyük tehdit olduğu söylendi.” tabirini kullandı.
ABD’deki kimi Müslümanların üzerlerindeki olumsuz algıyı kırabilmek için asimile olduğuna vurgu yapan Heagy, Amerikalı Müslümanların işlerini, Müslüman göçmenlerin de vatandaşlıklarını kaybetme riskiyle karşılaştığının altını çizdi.
Heagy, 11 Eylül taarruzlarının da Müslümanlara yapılan baskıda hissesinin olduğuna değinerek, “ABD hükümeti kendisini haklı çıkarmak için Irak ve Afganistan’ı işgal etti, binlerce kişiyi öldürdü, sakat bıraktı ancak gerçekte hiçbir sorun çözülmedi. ABD’liler, eski Lider Donald Trump’ın 6 Ocak 2021’de Kongre’yi basmasını, 11 Eylül’den daha makus bir olay olarak görüyor.” görüşünü paylaştı.
İslam’ın ABD’de yaygınlaşmasının ve Washington idaresinin siyasetlerini yumuşatmasının Müslümanlara uygulanan ayrımcılıkta gözle görülür gerilemeye neden olduğunu belirten Heagy, “Irak ve Afganistan’dan geri çekilme sonrası İslam ABD demokrasisi için tehdit olarak görülmemeye başladı. ABD siyasi sistemi şu an yeni tehditler belirlemek için kıtaları tarıyor.” yorumunda bulundu.
Heagy, eski hükümetler içinde İslam zıddı kümelerin siyaset sahnesinden çekilmesinin ABD’deki Müslümanların lehine olduğunu anlatarak, ABD toplumunda İslam’a ilginin arttığına ve Müslümanlara bakış açısının olumlu olarak değiştiğine dikkati çekti.
“ABD’de Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve şiddetin azalmasının ya da görülmemesinin birçok sebebi var. Bence Kovid-19, Trump ve destekçilerinin gündemi meşgul etmesi, Ukrayna-Rusya savaşı ve Çin ile olan gayret bahislerinin medyada ön plana çıkması nedeniyle İslamofobi ile ilgili birçok mevzu gözden kaçırıldı.”
Heagy, ABD’nin Pensilvanya eyaletindeki Pittsburgh kentinde dünyaya geldiğini anlatarak, Pittsburgh Üniversitesi Tarih Kısmı’nda okurken sınıfında Müslüman öğrencilerin olduğunu ve onların hayat stillerinden etkilendiğini söyledi.
Üniversitede okurken gerçekleşen 11 Eylül akınları sonrası İslam’a olan ilgisinin meraka dönüştüğünü lisana getiren Heagy, “11 Eylül’den kısa bir mühlet sonra Pittsburgh’daki İslam Merkezi’nde bir açık oturuma katıldım ve birinci kere Müslümanlarla tanıştım. Kur’an-ı Kerim’in okunuşunu birinci duyduğum an ‘İslam Medeniyeti’ dersi almaya karar verdim. Onun hoşluğuna hakikaten çekildiğimi hatırlıyorum.” sözünü kullandı.
Heagy, üniversitede İslam’ı araştırırken Türk-İslam düşünürü Mevlana Celaleddin-i Rumi ile yolunun kesiştiğini ve onun Mesnevi yapıtını okurken tasavvufu keşfettiğini anlatarak, İslam’a olan merakı arttığı için etrafının endişelendiğini, Müslüman olduktan sonraysa “İsa’yı ilah olarak reddetme” konusunu kabullenmekte zorlandığını kaydetti.
Ailesinin dini olan Hristiyanlık araştırmalarına devam ederken tekrar Kur’an-ı Kerim ve tasavvuf kitapları okumaya başladığını belirten Heagy, Kovid-19 salgını başladığında Ortodoks Kilisesi’nin kendisine bağlı kiliseleri kapattığını ve araştırmalarına konuttan devam ettiğini anlattı. Heagy, “Evde çalışmalarıma devam ederken dünya ve kilise ile bağım kopmuş üzere hissediyordum. Çöl gibisi yalnızlık içinde yalnızca allaha tapınmak istiyordum. Namaz kılmak ve Müslümanların yaptıkları üzere dua etmek bana huzur veriyordu.” dedi.
Uzun yıllar yaptığı araştırmaların akabinde din değiştirmeye karar verdiğine işaret eden Heagy, Hristiyanlık alanında yaptığı çalışmalarda mantığına uymayan birtakım yerler olduğunu ve İslam’ın bütün varoluşsal sorularına karşılık verdiğini idrak etmesi sonrası Müslüman olduğunu kaydetti.