Yedili Masa’nın başkanlarından Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, geçtiğimiz günlerde katıldığı canlı yayında Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi hakkında reaksiyon çeken kelamlar sarf etti. Karamollaoğlu, Ayasofya’nın cami vasfının kaldırılamayacağını fakat bir kısmının turistlerin ziyaretine açılabileceğini söyledi.
Karamollaoğlu’nun bu açıklaması reaksiyonlara neden olurken yaşananları ele alan tarihçi Murat Bardakçı, mevzuyu Habertürk’deki köşe yazısına taşıdı.
Bardakçı, Karamollaoğlu’nun aslında ibadete açılan ve mâbedinin turistler tarafından rahatça gezilebildiği Ayasofya için yaptığı açıklamalara reaksiyon gösterdi.
“Muhafazakâr bir nankörlük sergiliyor”
Bardakçı yazısında şu sözleri kullandı:
“Siyasî hayatları boyunca ebediyen muhafazakâr çizgide bulunan ancak sonradan Altılı Masa’yı teşkil edip yıllarca veryansın ettikleri CHP’nin şimdiki önderini cumhurbaşkanı yapma gayretine girişen önderlerden üçü, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan artık işte bu türlü davranıyorlar…
Meselâ, Ayasofya esasen ibadete açılmışken ve mâbedi turistler de serbestçe gezebilirlerken Temel Bey’in “İktidara geldiğimizde, Ayasofya gerçek mânâda açılmış olacak, kendi ruhuna kavuşacaktır. …Bazı kısımları turistlere açılabilir” meâlindeki kelamları ile Ayasofya’nın bir diğer muhafazakâr idare tarafından ibadete açılmış olmasını görmezlikten geliyor, yani muhafazakâr bir nankörlük sergiliyor!”
“Türk sağının hayalleri AK Parti devrinde gerçekleşti”
“Türk sağının, 1930’lu yıllardan bu yana kimi hayalleri vardı”
diyen Bardakçı, şöyle devam etti:
“Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması.
Resmî dairelerde türbanın hür bırakılması, sakallı erkeklerin işlerine serbestçe gidebilmeleri.
İmam Hatip mezunlarının askerî okullara alınmaları.
Cuma namazını kılan memurlar için mesai saatlerinde ayarlama yapılması.
Müftülere dinî nikâh kıyma yetkisinin verilmesi.”
“Kendi tankımızı bile kendimiz imal etmeye giriştik”
Bu hayallerin tamamının AK Parti devrinde gerçekleştiğine vurgu yapan Bardakçı, şunları söyledi:
“Türkiye neredeyse altı asırdan, yani Fatih Sultan Mehmed vaktinden bu yana birinci sefer kendi silâhını kendisi yapmaya başladı. İmal ettiğimiz SİHA’lar savaş konseptini değiştirirken kendi tankımızı bile kendimiz imal etmeye giriştik.”
